Kira hukukunda en çok gündeme gelen konulardan biri ihtiyaç nedeniyle tahliye davalarıdır. Kiraya veren, kendisinin, eşinin, çocuklarının veya bakmakla yükümlü olduğu kişilerin taşınmaza gerçekten ihtiyacı olması halinde kira sözleşmesini sona erdirerek tahliye talep edebilir. Bu durum, Türk Borçlar Kanunu’nda ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir ve uygulamada sıkça başvurulan bir dava türüdür.
İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Şartları
Bir gereksinim sebebiyle tahliye davası açılabilmesi için kanunda belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekir:
- Gerçek, samimi ve zorunlu bir ihtiyaç bulunmalıdır. Örneğin; kiraya verenin taşınmazı konut olarak kullanma ihtiyacı veya ticari faaliyet için işyeri ihtiyacı.
- İhtiyaç, süreklilik göstermeli ve geçici nitelikte olmamalıdır.
- Tahliye talebi, kira süresinin bitiminden itibaren en geç bir ay içinde açılan dava ile ileri sürülmelidir.
Bu koşullar gerçekleştiğinde kiraya veren, kiracının tahliyesini mahkemeden talep edebilir.
Dava Süreci ve Mahkeme Uygulaması
İhtiyaç nedeniyle tahliye davası, kiralananın bulunduğu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılır. Dava sürecinde kiraya verenin ihtiyaç iddiasını ispatlaması zorunludur. Mahkeme, ihtiyaç iddiasının gerçek ve samimi olup olmadığını şu kriterlerle değerlendirir:
- Kiraya verenin başka bir konut veya işyerinin olup olmadığı,
- Taşınmazın kullanım amacının samimi olup olmadığı,
- İhtiyacın sürekliliği ve zorunluluğu.
Mahkeme, tüm bu unsurları araştırır ve delillerle desteklenen ihtiyaç durumunda kiracının tahliyesine karar verir.
Avukatı ile Çalışmanın Önemi
Bu davalar teknik detaylara dayandığından, bir kira tahliye avukatı ile sürecin yürütülmesi büyük önem taşır. Çünkü ihtiyaç iddiasının yeterince güçlü ve belgelerle desteklenmemesi halinde dava reddedilebilir. Avukat, dava dilekçesinin hazırlanmasından delil sunumuna, duruşma sürecinden itirazların karşılanmasına kadar tüm aşamalarda profesyonel destek sağlar.
Ayrıca, tahliye davası kazanıldıktan sonra taşınmazın belirli bir süre tekrar kiraya verilemeyeceği gibi önemli detaylar da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu konularda hukuki bilgi eksikliği, ileride hak kayıplarına yol açabilir.