“Metabolizmam yavaş, ne yesem yarıyor.”
“Limonlu su içmeden güne başlamam, çünkü yağ yakıyor.”
“Günde 6 öğün yemeliyim, yoksa metabolizmam durur.”
Bu cümlelerden biri size de tanıdık geldi mi? Her gün sosyal medyada, televizyonlarda ya da yakın çevremizden duyduğumuz bu tür ifadeler, artık neredeyse beslenme kültürümüzün bir parçası haline geldi. Hepimiz daha sağlıklı olmak, fazla kilolarımızdan kurtulmak istiyoruz. Ancak bu yolda attığımız adımların ne kadarı gerçekten doğru bilgiye dayanıyor?
Son yıllarda “metabolizmayı hızlandırmak” başlığı altında sunulan tarifler, çaylar, alışkanlıklar ve kürler neredeyse bir endüstriye dönüştü. Peki ama bu öneriler ne kadar bilimsel? Gerçekten limonlu su, yeşil çay ya da sık öğünlerle metabolizmamızı “hızlandırmak” mümkün mü? Yoksa biz yalnızca kulağa hoş gelen, umut vadeden ama bilimsel karşılığı olmayan yalanlara mı tutunuyoruz?
Bu yazıda, metabolizmayla ilgili toplumda sıkça karşılaşılan popüler iddiaları ele alacağız. Hangi bilgiler bilimsel temellere dayanıyor, hangileri yalnızca modern beslenme efsanesi? Gelin, metabolizma hızlandırma efsanelerini birlikte mercek altına alalım. Çünkü doğru bilgi, sağlıklı bir bedenin en güçlü anahtarıdır.
Metabolizmayı Anlamak
Metabolizma, hücresel düzeyde gerçekleşen tüm kimyasal reaksiyonları ifade eder. Genellikle bazal metabolizma hızı (BMH) üzerinden ölçülen bu sistem, yaş, cinsiyet, genetik yapı, kas kütlesi ve hormon dengesi gibi birçok faktöre bağlıdır (Müller et al., 2016). Ancak toplumda metabolizma genellikle kilo alımı ya da verimiyle ilişkilendirilmekte, bu da yanlış yönlendirmelere kapı aralamaktadır. Metabolizmanın hızlandırılabileceği düşüncesiyle ortaya atılan birçok öneri, bilimsel olarak ya etkisizdir ya da abartılıdır.
-
Limonlu Su İçmek Metabolizmayı Hızlandırır mı?
Limonlu su tüketimi genellikle “detoks” ve “yağ yakımı” iddialarıyla ilişkilendirilir. Limonun içerdiği C vitamini, antioksidanlar ve asidik yapı bazı sindirim enzimlerini uyarabilir. Ancak metabolizmayı doğrudan hızlandırdığına dair güçlü bir bilimsel kanıt yoktur.
2012 yılında yapılan bir çalışmada (Johnston et al.), limon veya sirke gibi asidik sıvıların glisemik yanıtı azaltabildiği gösterilmişse de, bu durum metabolizma hızında anlamlı bir değişim yaratmamıştır. Ayrıca Amerikan Diyetisyenler Derneği, limonlu su içmenin metabolizmayı hızlandırmadığını, yalnızca su tüketiminin artırılmasının bazal enerji harcamasını geçici olarak %10’a kadar artırabileceğini bildirmiştir (Boschmann et al., 2003).
-
Acı Biber Metabolizmayı Uçurur mu?
Acı biberde bulunan capsaicin maddesi, vücutta termojenezi uyararak enerji harcamasını kısa süreliğine artırabilir. Ancak bu etkinin kalıcı kilo kaybına katkı sağlayıp sağlamadığı tartışmalıdır.
Whiting et al. (2012) tarafından yapılan meta-analiz, capsaicin’in kısa vadeli enerji harcamasını artırabileceğini, ancak uzun vadede anlamlı kilo kaybı sağlamadığını ortaya koymuştur. Ayrıca yüksek dozlarda acı biber tüketimi gastrointestinal rahatsızlıklara yol açabilir. Bu nedenle “doğal yağ yakıcı” iddiası yanıltıcıdır.
-
Öğün Atlamamak Metabolizmayı Hızlandırır
Günde 5-6 öğün yemek yemenin metabolizmayı hızlandırdığı sıkça savunulsa da, bu iddia tüm bireyler için geçerli değildir. Ana argüman, sık yemek yemenin termik etkiyi artıracağı yönündedir.
Belief-based değil, kanıta dayalı bir yaklaşımla değerlendirildiğinde, meal frequency (öğün sıklığı) ile metabolik hız arasında anlamlı bir ilişki olmadığı görülür. 2010 yılında yapılan bir sistematik incelemede (Verboeket-van de Venne & Westerterp, 1993), öğün sayısının artırılmasının enerji harcamasında anlamlı bir fark yaratmadığı bildirildi. Asıl önemli olan, toplam enerji alımı ve makro besin dağılımıdır.
-
Yeşil Çay Mucizesi
Yeşil çay, içerdiği kateşinler ve kafein sayesinde metabolizma üzerinde uyarıcı etki gösterebilir. Fakat bu etkinin büyüklüğü çoğu zaman abartılır.
Hursel et al. (2009) tarafından yapılan bir meta-analiz, yeşil çay ekstraktlarının enerji harcamasını ortalama günlük 100 kcal artırabileceğini göstermiştir. Ancak bu artışın bireyin kilo yönetimi üzerinde anlamlı ve sürdürülebilir bir etkisi yoktur. Dahası, yüksek dozda kafein tüketiminin kardiyovasküler sistem üzerindeki olası yan etkileri göz ardı edilmemelidir.
-
Soğuk Su İçmek Metabolizmayı Artırır mı?
Soğuk su içmenin vücutta “termik etki” yaratarak enerji harcamasını artırabileceği yönünde görüşler vardır. Fakat bu etki genellikle marjinaldir.
Boschmann ve arkadaşları (2003) tarafından yapılan bir çalışmada, 500 ml soğuk su içmenin yaklaşık 23 kcal’lik ek enerji harcaması sağladığı görülmüştür. Ancak bu miktar, toplam günlük enerji harcaması içinde önemsizdir. Günlük yaşamda 1–2 bardak soğuk su içerek anlamlı bir kilo kaybı sağlamak mümkün değildir.
-
Metabolizma “Tembelleşir” mi?
Kilo verme süreçlerinde sıkça karşılaşılan bir başka iddia, metabolizmanın bir süre sonra “tembelleştiği” ve kilo kaybının durduğu yönündedir. Bu ifade, bilimsel olarak yanlış değil ancak eksiktir.
Uzun süreli enerji kısıtlaması, adaptif termogenez adı verilen bir mekanizmayı tetikler. Bu durum, bazal metabolizma hızında düşüşle sonuçlanır (Rosenbaum & Leibel, 2010). Ancak bu düşüş, metabolizmanın tembelleşmesinden ziyade vücudun hayatta kalma refleksidir. Doğru beslenme, kas kütlesini koruma ve fiziksel aktivite ile bu durum büyük ölçüde dengelenebilir.
-
Yağ Yakmak İçin Sabah Aç Karna Kardiyo
Intermittent fasting ve sabah aç karnına egzersiz, son dönemde metabolizmayı hızlandırdığı iddiasıyla gündemdedir. Ancak bu tür egzersizler her birey için uygun değildir.
Schoenfeld (2014) ve Burke (2021) gibi uzmanların çalışmaları, aç karnına yapılan kardiyonun toplam yağ yakımı üzerinde anlamlı bir fark yaratmadığını göstermektedir. Üstelik bazı bireylerde hipoglisemi, halsizlik ve kas kaybı riski oluşabilir. Egzersiz zamanlamasından çok, egzersizin düzenli yapılması önemlidir.
-
Yaşla Metabolizma Yavaşlar mı?
Evet. Ancak bu yavaşlama dramatik değildir ve yaşam tarzı ile büyük ölçüde dengelenebilir.
Pontzer et al. (2021), metabolizmanın 20-60 yaş arası sabit kaldığını, 60 yaş sonrası yılda %0.7 oranında yavaşladığını ortaya koymuştur. Bu durum yaşla birlikte azalan kas kütlesi ve fiziksel aktiviteyle ilişkilidir. Direnç egzersizleri, yeterli protein alımı ve aktif yaşam tarzı, yaşa bağlı metabolik yavaşlamayı büyük oranda önleyebilir.
Gerçek Bilgiyle Güçlenmek
Toplumda metabolizma hakkında dolaşan birçok bilgi ya yanlış ya da eksik yorumlanmaktadır. “Metabolizmayı hızlandırmak” adına yapılan birçok davranış ya etkisizdir ya da bireyin sağlığına zarar verebilir. Bilimsel gerçekler, bireyselleştirilmiş beslenme ve sürdürülebilir yaşam tarzı alışkanlıklarının önemine işaret eder. Kilo kontrolü ya da metabolizma yönetimi için mucizevi çözümler değil, sabır, bilgi ve denge gereklidir.
Kaynakça:
- Müller, M. J., et al. (2016). “Metabolic adaptation to caloric restriction and subsequent refeeding: the Minnesota Starvation Experiment revisited.” Am J Clin Nutr.
- Boschmann, M., & Steiniger, J. (2003). “Water-induced thermogenesis.” Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism.
- Hursel, R., & Westerterp-Plantenga, M. S. (2009). “Thermogenic ingredients and body weight regulation.” Int J Obes.
- Whiting, S., et al. (2012). “Capsaicinoids and capsinoids: A potential role for weight management?” Appetite.
- Verboeket-van de Venne, W. P. H. G., & Westerterp, K. R. (1993). “Frequency of feeding, weight reduction and energy metabolism.” International Journal of Obesity.
- Pontzer, H., et al. (2021). “Daily energy expenditure through the human life course.” Science.
- Rosenbaum, M., & Leibel, R. L. (2010). “Adaptive thermogenesis in humans.” International Journal of Obesity.
- Johnston, C. S., et al. (2012). “Vinegar ingestion at mealtime reduced fasting blood glucose concentrations in healthy adults.” J Funct Foods.
- Schoenfeld, B. J. (2014). “Does cardio after an overnight fast maximize fat loss?” Strength and Conditioning Journal.